Topraktaki Hazine
Yüce Allah'ın tüm insanlara büyük bir rahmeti olan toprağın oluşum sürecinde 1 cm'lik toprak için yaklaşık olarak 150-350 yıl geçmesi gereklidir. Topraktan verim almak ve üretim yapabilmek için ise en az 60 cm toprağa ihtiyaç vardır. Tüm bunların yanı sıra tarım toprağı en uygun şartlar altında 20.000 yılda oluşur. Bu da bize toprağın ne kadar değerli bir hazine olduğunu göstermektedir.
Toprağın İçindeki Düzen
Allah'ın yarattığı tüm canlılarda ve sistemlerde olduğu gibi toprağın içinde de kusursuz bir düzen vardır. Örneğin, toprakta periyodik olarak kuruma ve nemlenme olayları gerçekleşir. Bunun yanı sıra toprakta bulunan parçacıkların toprak içinde devamlılığını sağlayan iki şart bulunmaktadır; nemlenme-hidrasyon ve kolloidler (kil mineralleri, demir ve magnezin kolloidal oksitleri, organik maddeler)
Toprakta yaşayan mikroorganizmaların ve solucanların çıkardığı yapışkan salgılar ise toprağın devamlılığını sağlayan diğer önemli faktörlerdir.
Toprağın Sıcaklığı
Toprağın sıcaklığı, içindeki ve üzerindeki yaşamın varlığı için çok büyük önem taşımaktadır. Toprağın içindeki mikroorganizmaların faaliyetleri, organik maddelerin parçalanması, kimyasal olayların devamı, toprağın uygun nem ve sıcaklıkta olmasıyla mümkün olmaktadır. Bir başka deyişle toprak donarsa içindeki tüm yaşamsal faaliyetler de sona erer.
Toprağın sıcaklığı ise güneşten gelen enerjinin tutulmasına ve yansımasına bağlıdır. Isının tutulması toprağın çeşidi ile yakından ilişkilidir. Örneğin koyu renkli topraklar enerjinin %80'ini tutarken, açık renkliler %30'unu tutmaktadır.
Toprağın ısınma ve soğuma kapasitesi renginden başka, içerdiği su miktarına ve yüzeyini örten organik maddeler ve bitki örtüsüne de bağlıdır. Bu nedenle toprağın nem oranının artması sıcaklığının artmasında çok büyük bir öneme sahiptir.
Toprakta Suyun Tutulması
Toprağın içinde bulunan suyun varlığı, bitkilerin yetişmesi, biyolojik faaliyetler ve bunların devamlılığı, ayrışma ve iyon alış-verişlerinin sağlanması için çok büyük bir önem taşımaktadır. Bir başka deyişle içinde su bulunmayan toprakta hayat yoktur.
Topraktaki suyun kaybedilmeden tutulması son derece önemlidir. Toprağın içinde belli miktarda bulunan suyun oluşturduğu toprak çözeltisi besin elementlerini taşıyan yararlı bir çözeltidir.
Allah Kuran'da şu şekilde bildirmiştir: "Gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arşa istiva eden O'dur. Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni ve ona çıkanı bilir. Her nerede iseniz, O sizinle beraberdir, Allah, yaptıklarınızı görendir." (Hadid Suresi, 4)
Toprakta suyun tutulması iki işlemin devreye girmesi ile gerçekleşir. Bunlardan ilki adhezyon olarak adlandırılır. Adhezyon; Katı toprak parçacık yüzeylerinin suyu çekme kuvvetidir yani toprağın yüzeyinin suyu çekme işlemidir. Su, toprak parçacıklarının iç ve dış yüzeyinde bulunan elektriksel alanlardaki e-lektrostatik kuvvetlerle tutulmaktadır. Havadaki tozlarda bile bulunan bu su çok az hareket eder. Bu nedenle bitkiler için faydalı değildir. Bitkiler de bunu bilircesine bu suyu bünyelerine almazlar.
Diğer işlem ise kohezyon olarak adlandırılır. Adhezyondan farklı olarak su moleküllerinin birbirini çekme işlemidir. Su molekülleri arasındaki hidrojen, iyonu bağlayıcı görev görür ve böylece kohezyon suyu toprak parçacıklarını bir film gibi sarar. Adhezyon suyuna göre hareketli ve enerjisi de fazladır.
Toprakta suyun tutulması suyun toprak içindeki basıncına bağlıdır. Suya doymuş topraklardaki su, basınç altındadır. Böylece gözeneklerdeki su yüksek basınçtan alçak basınca doğru yerçekiminin de etkisiyle kolaylıkla akmaktadır. Bu yüzden bu topraklarda belli aralıklarla açılan çukurlar ile suyun basıncı düşürülür. Suya doymuş olmayan topraklarda ise suyun hareketi çok yavaştır ve genelde toprak parçacığını saran film tabakasındadır.
Suyun hareketi sınırlı alanlardadır. İyi havalanmış topraklarda bitkilerin suyu emebilmesi için bitki köklerinin tüm toprak yüzeyine yayılabilmesi gerekir. Allah tüm bu fizik kurallarının işleyişini suyun kullanımına birer vesile kılmış ve sudan yoksun kalındığında onu Kendisi'nden başka gücün geri getiremeyeceğini bir ayette şöyle bildirmiştir: "De ki: "Haber verin; eğer suyunuz yerin dibine göçüverecek olsa, bu durumda kim size bir akar su kaynağı getirebilir?" (Mülk Suresi, 30)
Bitkilerin Beslenmesi
Bitkilerin gelişmesi için gerekli dış faktörlerin yanında (sıcaklık, hava, su...), toprağın bünyesinde bulunan besin elementleri ve çeşitliliği de çok büyük önem taşımaktadır. Her bitkinin topraktan aldığı ve istediği besin elementlerinin çeşidi ve oranı farklıdır. (Harun Yahya, Kuran Mucizeleri)
Bir bitkinin gelişmesi için gerekli elementlerin sayısı 16 civarındadır. Bunlardan bir kısmını havadan (karbondioksit, hidrojen, oksijen) bir kısmını da topraktan alırlar. Topraktan alınan elementler havadan alınanlara göre çok daha az olmasına rağmen bir tanesinin bile yokluğu veya eksik alınması bitkinin gelişmesini son derece olumsuz etkilemektedir.
Allah Kuran'da, aynı su ile sulanmalarına karşın ürünlerin bazısını bazısına üstün kıldığını şu şekilde bildirmiştir:
"Yeryüzünde birbirine yakın komşu kıtalar vardır; üzüm bağları, ekinler, çatallı ve çatalsız hurmalıklar da vardır ki, bunlar aynı su ile sulanır; ama ürünlerinde(ki verimde ve lezzette) bazısını bazısına üstün kılıyoruz. Şüphesiz, bunlarda aklını kullanan bir topluluk için gerçekten ayetler vardır." (Rad Suresi, 4)
Ölü Bir Beldeyi Canlandıran Yağmurlar
Kuran'da, yağmurun "ölü bir beldeyi diriltme" işlevine birçok ayette dikkat çekilir: "... Biz gökten tertemiz bir su indirmekteyiz. Onunla ölü bir beldeyi (toprağı) canlandırmak ve yarattığımız hayvanlardan ve insanlardan birçoğunu onunla sulamak için." (Furkan Suresi, 48-49)
Yağmurun, canlılar için kaçınılmaz bir ihtiyaç olan suyu yeryüzüne bırakmasının yanında bir de gübreleme özelliği vardır. Denizlerden buharlaşarak bulutlara ulaşan yağmur damlaları, ölü toprağı "canlandıracak" bazı maddeler içerirler. Bu "canlandırıcı" özellikli yağmur damlalarına "yüzey gerilim damlaları" adı verilir. Yüzey gerilim damlaları, biyologların deniz yüzeyinin mikro katmanı dedikleri üst kısımda oluşurlar; milimetrenin onda birinden daha ince olan bu yüzeysel zarda, mikroskobik alglerin ve zooplanktonların bozulmasından gelen pek çok organik artık vardır. Bu artıkların bazıları, deniz suyunda çok az bulunan fosfor, magnezyum, potasyum gibi elementleri ve ayrıca bakır, çinko, kobalt ve kurşun gibi ağır metalleri seçip ayırarak, kendi içlerinde toplarlar. Yeryüzündeki tohum ve bitkiler, yetişmeleri için gereksinim duydukları çok sayıdaki madensel tuzları ve elementleri işte bu yağmur damlalarında bulurlar. Kuran'da, bir başka ayette bu olay şöyle bildirilir: "Ve gökten mübarek (bereket ve rahmet yüklü) su indirdik; böylece onunla bahçeler ve biçilecek taneler bitirdik." (Kaf Suresi, 9)
Yağışlarla toprağa inen bu tuzlar, verimi artırmak için kullanılan geleneksel gübrelerin bazılarının (kalsiyum, magnezyum, potasyum vb.) küçük örnekleridir. Bu tür aerosellerde bulunan ağır metaller ise, bitkilerin gelişiminde ve üretiminde verimlilik artırıcı elementleri oluştururlar. Kısacası, yağmur önemli bir gübredir. Fakir bir toprak, yalnızca yağmur aracılığıyla gelen bu gübrelerle bile, yüzyıllık bir süre içinde bitkiler için gereken tüm elementleri kazanabilir. Ormanlar da, yine bu deniz kökenli aerosoller yardımıyla gelişir ve beslenirler.
Bu yolla, her yıl kara parçalarının toplam yüzeyi üzerine 150 milyon ton gübre düşmektedir. Bu doğal gübreleme işleyişi olmasaydı, Dünya üzerinde çok daha az bitki olacak, hayat dengesi bozulacaktı. Ayette verilen, yağmurun canlandırma özelliği ile ilgili bilgi, Kuran'ın sayısız mucizevi özelliğinden sadece biridir.
Toprağın Temizleyici Özelliği
Suyun gözle görülebilen kirleri ve görülemeyecek kadar küçük olan bakterileri temizleme özelliğinin yanında insanı rahatlatan bir başka özelliği daha vardır. Su, insanın üzerinde biriken, insana yorgunluk ve halsizlik hissi veren statik elektriğin de vücuttan atılmasını sağlar. İnsanın, bedeninde oluşan statik elektriği açık bir şekilde görmesi mümkün değildir. Ancak statik elektriğe; saçımıza sürdüğümüz tarakta, arabadan indiğimizde tuttuğumuz kapı kolunda, televizyon ekranına elimizi sürdüğümüzde rastlarız. Normalde vücudun tümüne hakim olan statik elektrik dengesi, sağlıklı bir vücudun koşuludur. Gerek havadaki özellikler, gerekse de günlük hayatımızda bolca kullandığımız plastik hammaddeli giyim ve eşyalar bu dengeyi bozucu niteliktedir. İnsan yıkandığında ise üzerinde biriken bu statik elektrikten kurtulur, bu nedenle de tüm vücudunda hafiflik ve rahatlık hisseder.
Suyun bu işlevini toprak da görür. Nitekim elektrikte 'topraklama' adı verilen terimin anlamı da statik elektriğin kontrolsüz bir enerji olmasından dolayı, aletlere olumsuz etkide bulunmaması için toprağa boşaltılmasıdır. Bu nedenle toprak yalnızca kirden değil elektrik yükünden de arındırıcı özelliğe sahiptir. Allah'ın Kuran'da abdest almak için su bulunamadığı takdirde elleri toprağa sürerek teyemmüm yapılmasını emretmesinin bir hikmeti de bu olabilir. (En doğrusunu Allah bilir.)
Nimetlerin Topraktan Çıkması
Birbirinden lezzetli meyveler, insan vücudunun gereksinim duyduğu vitamin ve mineralleri içeren çok faydalı sebzeler, mis gibi kokan renk renk çiçekler, göz alabildiğine uzanan eşsiz güzellikteki ağaçlarla dolu bahçeler …
Bütün bunlar Allah'ın insanlara toprak vesilesiyle, bu dünyada sunduğu birbirinden güzel nimetlerdir. İnsanlar için hem hayati önem taşıyan, hem de estetik yönleriyle iman edenlere cenneti anımsatan bu nimetler; böylelikle müminlerin cennete kavuşma arzularını şiddetlen- direrek Allah'a şükretmelerine de vesile olmaktadır. Kuran'da cennet halkının kendi aralarındaki konuşmaları anlatılırken, cennet nimetlerinin dünyadakilere benzer olarak sunulduğu şöyle bildirilmektedir:
"… Kendilerine rızık olarak bu ürünlerden her yedirildiğinde: "Bu daha önce de rızıklandığımızdır" derler. Bu, onlara, (dünyadakine) benzer olarak sunulmuştur. Orada, onlar için tertemiz eşler vardır ve onlar orada süresiz kalacaklardır." (Bakara Suresi, 25)
Burada üzerinde düşünülmesi gereken çok önemli bir mucize vardır. Bu renkli, güzel kokulu, besleyici özelliklere sahip olan nimetler kapkara topraktan filizlenmekte, katı bir tohumun içinden çıkmaktadır. Yalnızca bunu düşünmek bile Allah'ın yaratışındaki kusursuzluğu kavramak için yeterlidir