Fotograf Sözlüğü

Alan derinliği (depth of field): Pozlama yapılan objenin önünde ve arkadasındaki net alandır. Bu alanın derinlik açısından 1/3' ü obje ile kamera arsında, 2/3 ise objenin arkadasında oluşur. Alan derinliği diyafram açıklığına, cismin objektife olan uzaklığına ve makinede kullanılan merceklerin odak uzaklığına bağlı olarak değişir.

AF: Auto fokusun kısaltılmıs halidir ve otomatik netlik ayarı anl¤¤¤¤¤ gelir. (dijital fotoğraf makinelerinde çok karsılasılır.)

Aperture Priority: Fotoğraf makinelerinde "A" harfi ile gösterilen bir çekim modudur. Bu mod etkinleştirildiginde diyafram açıklığı istenildiği gibi değistirilebilir. Buna karşılık deklanşör hızıysa otomatık ayarlanır.

Asa: (bunu genellikle hepimiz biliriz ama yinede) filmin ışığa duyarlılığını gösteren bir ölçü birimidir ve bu rakam yukseldikçe duyarlılık artar, azaldıkçada düşer.

Aspect Ratio: Bir resmin boyunun enine olan oranını gösterir. "Dijital fotograf makınelerinde 4:3 oranı korunurken, 35 mm'lik film kullanılan makinelerde ise 3:2 oranı kullanılır."

AWB: Automatic White Balance kelimelerinin kısaltılmısıdır. Otomatik renk ayarı anl¤¤¤¤¤ gelir.

2x-4x: Tuaf bir denklemi andıran bu tanım aslında fotoğraf makınelerin lenslerinin zoom kapasitesini gösteren bir tanımdır. X harfinin önündeki rakam makınenın uzagı kaç kat yakınlaştırabildiğini gösterir.



B&W: Black and white, yani siyah-beyaz çekim anlamındadır.

Balık Gözü: Arkadaslar insan gözü 53 derecelik bir görüş açısına sahiptir ama objektiflerde ise bu degerin üstüne çıkılabilir, altınada inilebilir. Balık gözü adı verilen objektiflerde bu deger 100 ile 180 derece arasındadır. Ancak elde edilen fotoğraflarda bükülme ve yuvarlama hakimdir.

Blur: Fotoğraf çekimi sırasında makinenin titremesinden kaynaklanan bulanıklığı simgelemek için kullanılan bir terimdir.

Bracket: Gelişmiş fotoğraf makinelerinin çoğunda bulunan (özellikle dijital) , farklı aydınlık seviyelerinde çekim yapılmasını sağlayan bir özelliktir. Bu ayar etkin olduğunda deklanşöre basılmasıyla birlikte 3 yada 5 defa arka arkaya birbirine ardışık farklı ışık ayarlarında fotograf çekilir


CCD: Dijita lfotograf makinelerinde en çok kullanılan imaj algılayıcısıdır.

CF: Compact Flash fotoğraf makinelerin bellek kartları için kullanılan bir kısaltmadır. "Compact Flash" da dijital fotoğraf makinelerinde bir zamanlar en çok kullanılmıs bellek kartlarından biridir.

CMOS: Teknolojisi eskimiş ve suan tozlu raflara yerleştirilmiş bazen nadiren karsımıza çıkan bir imaj algılayıcısıdır.

DC: "direct current" kelimesinin kısaltılmıs halidir ve (düşük akım) anl¤¤¤¤¤ gelir. Örnegin; dijital fotoğraf makinelerinin adaptörleri düşük voltajlı direk akımla çalısır.

Denklanşör: Bir fotoğraf makinesinde örtücü olarak adlandırılan ve fotoğrafın çekilmesi amacıyla imaj algılayıcısına görüntünün gelmesini sağlayan perdeyi çalıştıran düğmedir.

Dİjital zoom: Fotoğraf makinesinin odaklanabildigi en uzak noktadaki görüntünün bir kısmını yazılım destegiyle büyütülmesine verilen addır.
Ama arkadaslar dijital zoom aslında interpolasyonla elde edilmiş bir goruntudur yani bir fotograf makinesindeki gerçek çözünürlüğün daha da üstüne çıkarak fotoğrafın piksel sayısını yazılım destegiyle çoğaltma işlemidir. Bu yüzden fotoğraf kalitesi bozulur.

Dİyafram: İmaj algılayıcısına düşecek ışık miktarını ayarlayabilen bir çeşit kapaktır. Işık miktarı bu kapagın standart mesafelerde durmasıyla ölçeklendirilir.

Diyafram Degeri: "f/stop " adıylada bilinebilir.

Belirli bir diyafram çapına sahip olan tüm makinelerin imaj algılayıcılarına aynı diyafram degerinde aynı mıktarda ışığın girmesi gerekir. Belirli durak noktaları vardır. sayısal açıdan en büyük rakamı temsil eden duraktaki ışık miktarı, bir sonraki durakta geçerli ışık miktarının tam iki katıdır.

DPI: Dot per Inch kelimelerinin kısaltılmıs halidir. Bir inç'lik uzunlukta kaç adet noktacık olduğunu simgeler. "Genellikle renkli ya da lazer yazıcıların çözünürlüğünü belirlemede kullanılır."

DPOF: Digital Print Order Format kelimelerinin baş harfleridir. "Digital fotograf makinesini DPOF destekli bir yazıcıya doğrudan bağlayarak çıktı alınması sağlanabilir."

Enstantane: Denklanşör hızıyla aynı anlamdadır. Ayarlandığı süre boyunca imaj algılayıcısının önündeki perdenin açılıp kapanmasını sağlar.

EXIF: Gelişmiş dijital fotograf makineleri fotografın hangi ayarlarda çekildigini belirten bir bilgi dosyasını filmin içine gizlerler. BU dosyada fotograf çekilirken kaç ASA kullanıldıgı, diyaframın açıklığının ve estantane hızının ne olduğu gibi bilgiler vardır. Bu bilgiler popüler resim işleme programlarının tamamı tarafından algılanıp gösterilebilir.

EV: Exposure Value kelimelerinin kısaltılmıs halidir. +2.0 ile -2.0 arasında değişen bir cetvelde ortam aydınlatması/karartmasının belirli ölçeklerde yapılmasını sağlar.

Fazla Pozlama: Over Exposure olarak da bilinir. Dijital fotoğraf makinelerinde bu tür bir durumla karşılasıldıgında kullanıcı yanıp sönen bir yumruk isaretinin simgesini görür ve aslında uyarılır. Genelde ortamdaki ışık degeri ya gereğinden çok az/fazladır ya da objektif pozlama yapılan objeye odaklama yapılamayacak kadar yakın/uzakta bulunmaktadır.

Filtre:Işıgı süzmede kullanılan özel araçlardır. Cam, asetat, jelatin ya da benzeri malzemeden yapılmıslardır. Objektifin tam önüne yerleştirilerek çekim yapılır. Gelişmiş kimi modellerde bazı özel filtreler bu tür objelere ihtiyaç duyulmadan dijital olarak uygulanılır.

Flaş: Fotoğraf çekimi sırasında pozlama yapılan ortamı anlık olarak aydınlatmaya yarayan bir ışık kaynagıdır. Genellikle, makinalara gömülü olarak gelir, ancak gelişmiş olan modellerde ayrıcıda takılabilir. Günümüzde tamamen karanlık ortamlarda da çekim yapılmasını kızıl ötesi ısınlarıyla sağlayan özel flaşlarda bulunmaktadır. Bu tür flasların ısıkları insan gözünün algılayamayacagı dalga boyundadır.

Fokus Kilidi: Optik zoom yapabilen fotoğraf makinelerinin tamamında bulunan ve odaklanılan objeye kilitlenmeyi sağlayan bir özelliktir. Denklansöre yarım basıldıgında yapılan netlik ayarı bu sekilde adlandırılır.

Format: Sıfırlamak kelimesi ile aynı anlamı tasımaktadır ve hepimiz bu kelimeyi bilgisayarlarımızın başına gelenler sayesinde biliriz. Aynı olay dijital fotoğraf makinelerinde, dijital yedekleme ünitelerinin içindeki bilgilerin silinerek söz konusu medyayı sıfırdan kullanımına hazır hale getirmek demektir.

Foto-Piksel: İmaj algılayıcısında bulunan ışığa duyarlı fotonlara (fotonlar Işık dalga özelliklerine sahiptir. Etkileşimlere parçacık olarak girebilir ancak dalga olarak yayılır. Kısaca ışık tanecigi denilir ve ışık hızıyla hareket eder.) verilen bir tanımlamadır. Farklı isimlerle de anılırlar. Asıl anlatılmak istenilen, ışığın gelmesiyle elektriksel olarak yüklenen hücrelerdir. Buradaki foto kelimeside "photon" anlamında kullanılmıstır.

FPS: Frame per Second kelimelerinin kısaltılmısıdır. Saniyede gösterilen kare sayısını temsil eder. Bu rakam ne kadar büyürse, filmdeki akıcıklık o derece artar. "Dijital fotograf makineleri özelliklerine göre 10 ile 30 fps arasında çekim yapar.

Geniş Açı: Görüş açısı standartlardan daha fazla olan merceğe verilen addır. Bu tür merceklerle daha geniş bir alanda pozlama yapılabilir. Ancak bu tip merceklerin optik zoom kapasitesi kuvvetli olmayabilir.

GIF: Popüler resim formatlarından biridir. Bu fotmatta çekim yapabilen gelişmiş fotograf makinleleri vardır, ancak dijital fotoğraf konusunda pek tercih edilmez.

Görüş Açısı: Bir objektifin pozlama yaptığı ortamdaki alanın büyüklüğünü simgeler. Bu alan objenin objektife olan uzaklığına bağlı olarak değişmekle birlikte, aynı zamanda kullanılan lense de bağlıdır. Zoom'lama yapıldıkça görüş açısı daralır.

Hiperfokal Nokta: Optik zoom ayarı olmayan başlangıç seviyelerindeki makinede mercek bu noktaya odaklanmıs olarak ayarlanmıstır. (Bu nokta teorik olarak: makine sonsuza odaklandığında, netlik bozulmadan makinenin objektifine olan en yakın mesafedeki noktayı temsil edmesidir. )

Histogram: Bir çeşit grafiktir. Amacı pozlama yapılan ortamdaki ışık yoğunluğunu ölçmek ve bunu derecelendirmektir. Histogram grafiğinde ekranın solunda yoğunlaşan çizgiler fotoğrafta karanlık noktaların yoğunluğunu, ekranın sağındaki çizgilerse aydınlık noktaların yoğunluğunu temsil eder. En ideal durum tüm çubukların grafiğin ortasında yoğunlaşmalarıdır. Böyle bir ayarda renkler gerçekçi ve fotoğraflarda canlı çıkar.

Hot Shoe: Flas takma yuvasına verilen addır.

IR: Infra red kelimelerinin baş harfleridir. Kızıl ötesi ışın anl¤¤¤¤¤ gelir. Gerek odaklama, gerekse tamamen karanlık ortamlarda ve gece çekimi boyunca ortamı yapay olarak aydınlatma ve netlik ayarı yapma amacıyla kullanılır.

ISO: Fotoğraf makinelerinin ASA değeriyle aynı anlamı taşır. İmaj sensörünün ışığa duyarlılık derecesini arttırır ya da azaltır. 100, 200, 400, 800, 1600 şeklinde dereceleri vardır. Genellikle otamatik belirlenir. Işıgın az oldugu ortamlarda yüksek hassasiyet derecesine getirilerek net fotoğraflar elde edilebilir.

Işık Ölçer: Profosyenel fotoğrafçıların sürekli olarak ellerinde tasıdıkları, pozlama yapılacak objeden parlayan ışığın miktarını ölçen elektronık bir allettir. Bu aletin gönderdiği ışık degerine göre gerekli diyafram ve deklanşör hızı ayarı yapılır.

İmaj Algılayıcısı: Dijital fotograf makinelerinde ışığa duyarlı parçadır. CDD ya da CMOS tipinde olmak üzere ikiye ayrılır. Bu parçanın kalitesi ve içindeki ışığa duyarlı hücrelerin sayısı bir fotoğrafın kalitesini ve çözünürlüğünü belirler.

Işık Sperliliği: Pozlama sırasında istenmeyen ısıkların objektife düşmesini engellemeyi amaçlayan ve objektifin ucuna takılan silindir şeklinde plastık yada metal parçadır.

LCD : Dijital fotoğraf makinelerinin tamamında hepimiz görmüşüzdür. Objektifteki görüntü aynen bu ekrana yansır ve böylelikle kullanıcının daha rahat çekim yapmasını saglar. Ayrıca makinenin pek çok ayarıda bu ekranda görülen menüler arcılığı ile yapılmaktadır.

Landscape: Manzara anlamındadır ve fotoğraf makinelerinde özel çekim modlarında dag ikonu seklinde gösterilir. Bu ikon etkinleştirildiğinde kamera manzara çekimi için gerekli ayarları otomatik olarak kendisi yapar.

Makro: Fotoğraf makinelerinde yakın çekim modu anl¤¤¤¤¤ gelir. Genellikle 20-30 santimden daha yakındaki objelerin fotoğrafını çekmek için kullanılır.

Manuel: Dijital fotograf makinesi ayarlarında M harfi ile simgelenen ayarlardır. Bu ayar etkinleştirildiginde diyafram açıklıgı ve deklanşör hızı ayarları elle değiştirilebilir.

Megapiksel (MP): Çözünürlüğü ifade eder ve milyon pikselden olusur. (piksel: ing. olarak pixel olan bu kelime bir görüntüyü oluşturan alandaki çözünürlük degerinin en küçük birimidir.)

Metering (metrajlama) : Fotograf çekimi sırasında pozlama yapılırken netlik, ışık ve benzeri değerlerinin ayarlanmasına metering ya da metrajlama denir.

MPEG: Bir video dosyası formatıdır ve dijital makineler film modunda yaptıkları kayıtları bellek kartlarına bu formatta da kaydedebilir.

Multi Spot Focus: Gelişmis makinelerde bulunan bir özelliktir ve odaklama ayarlarının pozlama yapılacak düzlemde birkaç nokta üzerinden yapılmasını sağlar.

Multi Zoom Focus: Gene gelişmiş makinelerde bulunan bir özelliktir. Odaklama ayarlarının sadece kadrajın (fotoğraf karesinin içine dahil ettiğiniz herşey kadrajdır. Yani çekmekilmek istenen konunun kişi tarafından kendi gözuyle dogru bir şekilde çerçevelemesi.) merkezindeki bölgeye göre degil, istege göre kadrajın herhangi bir bölmesine göre yapılmasını sağlar.

NİCd: Nicel-cadmium kelimelerinin kısaltılmıs halidir ve fotograf makınelerinde (özellikle dijital) şarj edilebilir bir pil çeşididr. İçerdigi kimyasal özelliklerden dolayı kullanılmaz hale geldiklerinden çevreye çok zarar verir. Kullanılmasını önermiyorum.

Nİ-MH: Buda saj edilebilir pil çeşitlerinden biridir ve Nickel-Metal Hydride kelimelerinin kısaltılmasıdır. En çevreci pil olarak bilinir.

Noise: Aslında gürültü olarak bilinen bu kelime, fotoğraflardaki renk derinliginin kaybolarak puslu gorunduklerını belirtir. Pek çok nedeni olabilir; imaj algılayıcısının kalitesi ya da yetersiz ortam ışıgı en temel faktörlerdendir.

NTSC: Buda bir video formatıdır ve en çok Jopanya ve ABD'de kullanılmaktadır

Objektif: İmaj algılayıcısından başlayıp en son mercegin bulunduğu yere kadar uzanan parçaya verilen isimdir.

Odak Düzlemi: Focal plane olarak da adlandırılır. Odaklanılan obje üzerindeki hayali bir düzlemdir. Bu düzlem objektifin doğrultusuna diktir. Odaklama yapıldığında en net görüntü işte bu düzlem üzerinde olur.

Odak Uzunluğu: Focal Lenght olarak da bilinir. Mercegin odak noktasıyla merkezi arasındaki mesafedir. Mercegin odak noktası aynı zamanda imaj algılayıcısının bulunduğu düzlemdir.

Odaklama: En net goruntuyu alabilmek için pozlama yapılan objenin odaklanmıs goruntusunun imaj algılayıcısının üstüne düşürme işlemine verilen addır. Burada amaç mercek ayarlarıyla oynayarak odak düzlemini tam da istenilen noktaya yerlestirebilmek ve çekimi o şekilde yapmaktır.

Optik Zoom: Genellikle dijital zoomla çok karıştırılır ama alakası yoktur. Optik zoom tamamen makinanın mercekleriyle yapılan yakınlaştırma işlemini belirtir. Fotoğraflarda herhangi bir kalite farkı yaşanmaz.

Optik Çözünürlük: Bir dijital fotograf makınesinin gerçek çözünürlüğünü simgeler. Makinenin imaj algılayıcısının (CCD ya da CMOS) çözünürlüğüne çok yakın bir degerdir. Bu çözünürlükte çekilen fotoğraflarda kalite kaybı olmaz.

Oto-focus: Otomatik odaklama anlamındadır. Sürekli olarak en net görüntüyü sağlamak amaclanır. Yalnız çok fazla pil harcar.

Over-exposure: Pozlama yapılan obje üzerine gereginden çok daha fazla ışık düştüğünü simgeler

PAL: En populer video standardıdır. Fotoğraf makinelerinin belleklerindeki fotografların TV ya da benzeri bir video aygıtına aktarılmasında kullanılır.

Panoramik: Dijital fotograf makınelerinde daha fazla görüs açısına sahip bir fotograf elde etmek üzere aynı mekanın üç farklı objektif açısından çekilmesi ve bu çekimler sonucu ortaya tek bir fotografın çıkması işlemidir. Makine bu moda getirilir ve gerekli ayara göre 3-5 ya da daha fazla fotograf çekmek gerekebilir. Makine içindeki özel bir yazılım bu fotoğrafları renk ayarlarına bakarak birleştirir.

Pikselizasyon: Bir fotografın yüzde yüzlük gerçek boyutundan daha fazla büyütülmesiyle oluşan kırıklıklara denir.

Pozlama: Fotografı çekilecek olan objeden imaj algılayıcısına düşecek ışık miktarının ve süresinin ayarlama işlemidir. Işık miktarı diyaframla, süreyse deklanşör hızıyla (enstantane) ayarlanır. Pozlama kuralına göre dogru bir pozlamada ışık yogunluğu ile sürenin çarpımı sürekli eşit olmalıdır.

PNG: JPG'e çok yakın bir resim dosyası formatlarından biridir.

PPI: Point Per Ich kelimelerinin baş harflerıdır. Anlamı bir inç'lik bir uzunluktaki piksel sayısıdır. DPI ile karıştırılmamalıdır. ( DPI sadece yine bir inç'lik uzunlukta kaç adet noktacık olduğunu simgeler.)

Programed AE: Gelişmiş dijital fotograf makinelerin üstündeki ayarlardan P harfi ile simgelenen çekim modudur. Diyafram ve ışık ayarlarının otomatık olarak belirlenip çekim yapılmasını sağlar

QuickTime: Apple firması tarafından geliştirilmiş bir video formatıdır. Bazı dijital fotograf makineleri film çekme modunda dosyaları bu formatta kaydeder.

QVGA: 320x240 piksellik ekran boyutunu simgeler. Bu ebat fotograf degil, film çekmek için kullanılır

Red-Eye: Kızıl göz anlamındadır. Özellikle flaslı portre çekimlerinde gözün parlamamasına neden olur. Fotoğraf makınelerindeki bazı özel flas ayarlarıyla bu sorun kolaylıkla giderilir.

Resolution: İngilizce çözünürlük anl¤¤¤¤¤ gelmektedir.

RF: Range Finder kelimelerinin baş harfleridir. Anlamı objektif için ayrı bir vizör ( vizör;pozlanan alanı gösterir.) kullanıldığını vurgulamaktır. Bu tür makinelerde vizörden baklıdıgında görülen kadrajdaki merkez nokta ile objektifin optik eksenindeki merkez nokta arasında birkaç santim fark olabilir. Bu fark makinenin üstündeki objektif ve vizörün konumları arasındaki mesafe ile aynıdır.

RGB: Dijital goruntu sistemlerindeki tüm renkleri oluşturan üç ana rengi simgeler. Red (kırmızı), green (yeşil) ve Blue (mavi) kelimelerinin baş harfleridir

Sepia: Dijital fotograf makinelerinde kullanılan dijital filtre tekniklerinden biridir. Bu filtre etkinleştirildiginde çekilen fotograflarda bir koyuluk hakim olur.

Shutter: Deklanşör anl***** gelir.

Shutter Priority: Fotograf makinelerinde S harfiyle belirtilir. Bu modda deklanşör hızı manuel olarak ayarlanır.

SLR: Single Lens Reflex kelimelerinin baş harflerinden oluşmustur. Pozlama sırasında tek objektif kullanan profesyonel makinelerde kullanılır. Böylece fotografcının kadrajda gordugu alanın aynen fotograflanması sağlanır.

Smart Media: Dijital fotograf makinelerinde (ve cep telefonu, avuçiçi cihazlarda) kullanılan bellek kartı türlerinden biridir.

SVGA: 800x600 piksel ile ekran boyutunu ifade eder

Tele-photo: Optik zoom kalitesi büyük olan lenslere verilen addır. Bu lenslerin görüş açıları dardır ancak uzağı çok daha fazla yakınlaştırırlar.

TFT: Thin Film Transistor kelimelerinin baş harflerini belirtir. Dijital fotoğraf makınelerinde kullanılan LCD ekranların özelliğini ifade eder.

TIFF: Bir resim formatıdır, yalnız bu formatta sıkıstırma olmaz ve dosya boyutu bu yuzden çok büyüktür. Dosya büyüklüğü açısından sıkıştırılmıs resimlerle arasında 3-15 kat fark olabilir.

Tripod: Genellikle üç ayaklı olan, yüksekliği ayarlanabilir fotoğraf makinesi tutucularına tripod denir

Vizör: Pozlama yapılan alanı gösterir. Gözün özel penceresine yaslanılmasıyla gorulur. Kimi modellerde minik bir LDC ekran içerirken, yarı profesyonel modellerde objektifin optik ekseniyle aynı doğrultuda görülür. (SLR özellikli). LCD ekranın çok pil harcamısından çekinenler için kullanımı önerilebilir.


White-Balance: Otomatık ya da mannuel olarak ortamdaki renk derinliğini ayarlayan bir özelliktir. Kırmızı, mavi ve yeşil renklere bağlı olarak parlaklık ayarı yapılır.

Zoom: Objektifin daha uzaktaki bir cisme, onu yakınlastırarak odaklanması işlemidir. Optik zoom işleminde tamamen makinenin mercekleri devrededir. Yakınlaştırılan devre çok nettir. Dİjital zoom da ise yakınlaştırma yoktur. Bunun yerine pozlama yapılan alanın bir bölümü interpolasyon (gerçek çözünürlüğün üstüne çıkılarak) yontemiyle büyütülmesi vardır. Dijital zoom sonucu elde edilen görüntüler kaliteli degildir

saol

Teşekkürler.Fotoğrafçılar bunları biliyormu dur.?????

ikadim demiş ki:

Teşekkürler.Fotoğrafçılar bunları biliyormu dur.?????

bilmeseler bu işi yapamazlar heralde