Bitkilerin Fısıltıları
Kitabın zinetleri (süsleri) harfleri ve kelimeleridir; sizinle harf harf konuşur. Kâinat kitabının süsleri ise, güneşler, aylar, yıldızlardır. Onlarda manalı hareketleri ile konuşur. SeÂmâ ise, sizinle, şimşekler, gök gürültüleri, katrelerden yazılmış kelimeleri ile konuşur.
Konuşan yalnız onlar değil. Zemin bahçesinde hayvanat nebatat denilen manidar kelimeler, kendine has lisanları ile söyleşirler. Ayrı vadilerde başka bülbüller de var. Onlar da sanatlarını yaprak, çiçek ve meyve kelimeleri ile ilan ederler.
Evet, herbir bitki ve çok hususiyetleri ile kendine nazar edenlere birşeyler anlatır. Baharda gamze çakan çiçekleri kısa bir zamanda verdiği meyveleri, etrafa neşr ettiği latif kokuları ve zinetli libasları ile bitkiler de yeryüzünün sakinleri ile konuşurlar.
İnsan incecik lisanlardan gelen fısıltıları kulağının hassasiyeti nisbetinde anlamaya çalıÂşır. Fakat bu görme, milyonda yalnız beştir, öbür taraftan insan kulağı belli frekanstaki sesÂleri duyabilir. Demek işitmesi de sınırlıdır; gücü, kuvveti gibi.
Bu güne kadar birçok mahlûkatın lisanlarını anlama yolunda gayret sarf edilirken, zemin bahçesinin sakinleri olan bitkilerin konuşmalarının nasıl olduğu, hayatlarının ne şekilde sürüp gittiği mevzuunda da araştırmalar yapılmaktadır. Bu mevzudaki araştırmalar ilim dünyasına yeni bakış açıları ve değerlendirme imkânları kazandırmaktadır. LaboratuarÂda yapılan tecrübeler çok olmasına rağmen, bu branşta en geniş araştırma New York’lu Cleve Backster’in imzasını taşır. Backster’in 1960 yılında başladığı çalışmalarında kullanÂdığı âletler, zayıf elektrik akımlarını ölçebilen ve bitki üzerinde meydana gelen titreşimleri grafik üzerine kayd eden Galvonometrelerdir.
İnsanın refah ve saadetine dokunan herhangi bir tehdit, o insanın ruh dünyasını altüst eder. Yapılan araştırmalar neticesinde bu durumun, bitkilerde de aynen cereyan ettiği gösterilmiştir.
‘Backster, kayd cihazının elektrotlarını Dracena bitkisinin kalın yapraklarına batırır. Bir müddet sonra kayıt cihazında, bir gerilimin geçtiğini grafik üstünde görür. Bu kayıt işi beş dakika devam eder. Frekans (titreşim)lar aynıdır. Bitkiler, o kadar hassastırlar ki, Backster içmekte olduğu sıcak kahvenin içine sokmak sureti ile bitkinin canını yakmaya karar verir. Elektrotlara bağlı yaprakların, Backster’in zihninde tasarladığı alev ve yakma görüntüsünÂden müteessir olduğu kayıt makinesinin grafik üzerinde çizdiği çizgilerden öğrenilmiştir. Acaba bitki, onun zihnîni okumuş mu idi...?
Backster, kibrit almak için odadan ayrılmıştı. Döndüğünde aynı tepkinin devam ettiğini gördü. İstemeye istemeye, elektrotların bağlı bulunduğu yaprağı yakmaya koyuldu. Bu kez kayıtta endişe belirtilerine rağmen önceki heyecan yoktu. Daha sonra bile bitkiden hiçbir tehdit gelmedi.
Demek ki dünyanın yeşil libaslı sakinleri insanın ruhî ve bedenî hallerinden, te’sir altında kalarak, böylece insanla konuşuyordu. Sadece insanın tehditlerine karşı değil odanın İçinde bulunan İki şahıstan biri diğeri hakkında kötü düşündüğünde teessür cereyan ediyorÂdu.
1950’de İngiltere’de “This Week” dergisinde yayınlanan bir yazıda, sebzelerin elektrikî tepkilerini araştıran İngiliz araşÂtırmacı, toplanacaklarını, turşu yapacaklarını veya yeneceklerini anlaÂyan domateslerin büyümediklerini tesbit etti. İnsanlar arzu, istek ve feryatlarını, kaleme dökmek sureti ile anlatırlar. Bitkiler de kendi liÂsanları ile insanın ebed hissine orÂtak olmaya çalışırlar.
İnsanlar bazı hakikatleri yanlış gösterebilirler. Ama yapılan araştırÂmalar neticesi, bitkilerin hâdiselerin doğru şahitleri oldukları anlaşılmışÂtır. Bir odaya konulan bitkinin önünden geçen 100 kişinin içinde katil mevcuttur. Katil olmayan kiÂşilerin geçişi anında normal freÂkanslar kaydeden kayıt cihazı, katil geldiği andan itibaren ibresinde meydana gelen sapmalar ile doğruÂnun şahitliğini yapar ve hakkı ilân eder. Bu mevzudaki araştırmalar çok olmasına rağmen buraya ancak bir kaçını alabildik.
1. Düşünce halinde normal bitkinin hâli.
2. Kayıt cihazına bağlanması.
3. Backster’in kibritle yakmayı düşündüğü an.
4. Kibriti yakış. .
5. Yaprağın kısa bir an yakılışı
Keşke insanların da dilleri onÂlar kadar hakikate dilbeste olabilÂseydi’