Bir Göz Kırpmasının Anlattıkları
Watergate sakandah ilk ortaya çıktığı zaman, birisi Richard Nixon'un göz kırpışlarını dikkatle inceleseydi, onun hâdisede rol oynadığını hemen anlardı. Meclis araştırmaları başladığında soğukkanlılığını koruyan başkan, daha sonra karşılaştığı zorlu sorular karşısında cevap verirken dakikada 30-40 defa göz kırpıyordu.
Normal yetişkin insanlar dakikada 10-20 defa göz kırparlar. Bazen bu bile fazladır. Bebeklerde yapılan araştırmalar fiziki olarak iki dakikada bir defa göz kırpmaya ihtiyaç olduğunu göstermiştir. Fazladan yapılan bu göz kırpışların mânâsı sadece kuruyan göz saydam tabakasını ıslatmaktan ibaret değildir. Bunların bazısı göze kaçan tozlar sebebiyle bazıları gözü korumaya matuf refleks göz kırpmalarıdır. Geriye kalan fazladan binlerce kırpma ise ilk bakışta sebepsiz ve rastgele görülebilir. Fakat insan vücudunda hiçbir fizyolojik hâdise rastgele olmadığı gibi bu göz kırpmalarının da mühim mânâları vardır. Bunların hepsi çok hassas bir zamanlamayla yapılan ve o anda kafadan geçen şeylerle alâkalı (bir mânâda programlı) göz kırpmalarıdır.
Hoşlanma hissi, yorgunluk ve heyecanlanma gibi birçok halin göz kırpmalarından anlaşılabileceği ilim adamları tarafından gösterilmiştir. İlk defa Nixon'un gazetecileri cevaplamasını izlerken göz kırpma hâdisesine alâka duyan Washington Üniversitesi'nden John Stern, bunları beynin çalışması hakkında bilgi kaynağı olarak kullanma fikriyle bu mevzuda ihtisas sahibi olmuştur. Kendisi şöyle diyor: "Göz kırpmalarını düşünceler hakkında bilgi sahibi olmada psikolojik deliller olarak kullanıyorum; çünkü sizin bana ne düşündüğünüz hakkında söylediklerinize pek inanamıyorum. Ben size "yuvarlanan taş yosun tutmaz" sözünden ne anlıyorsunuz? dediğimde cevap aramaya ne zaman başladığınızı bana söyleyemezsiniz; ama ben gözlerinize bakarak bunu bilebilirim". Huzursuzluk, yorgunluk ve halet-i ruhiyenin bozukluğu da göz kırpmanın artmasına sebep olur.
Göz kırpmaları, sorulan sorunun ne zaman anlaşıldığını ve cevabın ne zaman bulunduğunu da gösterebilir. İnsanlar psikolojik olarak ehemmiyet arzeden anlarda göz kırparlar. Göz kırpma zamanları beyinde olup bitenlerle yakından alâkalıdır.
Göz kırpmaları üzerine yapılan araştırmaların bazı dezavantajları da vardır. Meselâ kendisinin göz kırpışlarının tedkik edildiğini bilen biri, anormal derecede fazla göz kırpmaya başlamaktadır. Bu sebeple araştırmalar ilk defa başladıktan kısa bir süre sonra gizli yürütülmek mecburiyetinde kalınmıştır. 1920'lerde göz kırpma hâdisesini ilk defa araştıran İskoç bilim adamları, çalışmalarını mahkeme odaları gerisinde sürdürmüş ve şahitlerin yemin esnasında göz kırpmalarının nasıl değiştiğini incelemişlerdir. Bu inceleme, değişik hâdiselerde göz kırpma sayılarının tesbitiyle sınırlı kalmıştır. Sonraki yıllarda araştırmalar göz kırpmanın zamanlaması ve uzunluğu, üzerine yönelmiştir. Stern'in laboratuvarında gözün alt ve üstünde göz açıkken ve kapalıyken elektrik potansiyelini ölçen mini elektrodlar yerleştirilmiştir. Bunlar her göz kırpma safhasının ne kadar sürdüğünü ve belirli bir uyarıya cevap olarak göz kırpmanın ne zaman meydana geldiğini saniyelik hassasiyetle ölçebilir.
Elde edilen neticelere göre bilgi alınması veya beklenmesi esnasında göz kırpması durdurulur;
fakat bilgiyi hatırlarken herhangi bir durma olmaz. Hatırlanması gereken bir şey uzun süreli hafızadan kısa süreli hafızaya getirilinceye kadar göz kırpılmaz. Şahsın hatırlaması istenen kelime ne kadar uzunsa göz kırpma da o kadar geç meydana gelir. Bir bilgi verileceği söylenmişse bu bilgi gelene kadar göz kırpması durur. Alınacak bilgi ne kadar mühimse göz kırpmasının tutulması da o kadar kesin olur. Uçağı idare eden pilot, yedekte oturan pilota nazaran çok daha az göz kırpar. Şoförler gözlerini yoldan dikiz aynasına çevirirken devamlı olarak göz kırparlar; fakat eğer arkada polis otosunu far kederlerse, göz kırpmadan hız göstergesine, sonra tekrar dikiz aynasına bakabilirler.
Tehlike anlarında göz kırpmayı kesme hususiyeti, Amerikan hava kuvvetlerini bu mevzuda araştırma yapmaya sevketmiştir. Pilotların göz kırpma frekansı ve süresini ölçmek suretiyle onların yeteri kadar dikkatli olup olmadıkları tesbit edilecektir. Önümüzdeki 5-6 yıl içerisinde göz kırpma ölçüm cihazının pilotların kaskına yerleştirilebileceği tahmin edilmektedir. Kızıl ötesi alıcı ve vericiler vasıtasıyla gözün açılıp kapanmasını, ne kadar kapalı kaldığını bir monitörden izlemek mümkün olacaktır. Bu tip monitörler oto sürücüleri için de kullanılabilir. Aracın üzerine takılacak bir kırmızı alarm ışığı içerideki sürücünün şuurunu kaybettiğini dışarıdakilere haber verebilir. Böylece birçok trafik kazasına mâni olunabilir.
Araştırmacıların üzerinde durduğu son mevzu, bilgi alınması esnasında gözlerin nasıl kullanıldığıdır. Göz kırpma esnasında gözler bir sonra olacakları yere doğru kayarlar. Beyin, göz kırpmalarıyla göz hareketlerini en muntazam şekilde koordine ederek gözün âtıl kaldığı süreyi azaltmaya çalışmaktadır. Göz kırpmasına varıncaya kadar her haliyle mükemmel programlı bir makine olan insan vücudu, kendisine tesadüfler ve evrim gözlüğüyle bakanları âdeta körlükle itham etmektedir.